İslam Akidesi
  MUAZ'IN SECDESİ
 

Muaz'ın Secdesi

 

Şer'î deliller ışığında cehaletin mazeret olup olmaması


İbni Mace sünende, el-Busti de sahihinde Ebu Vakıd'dan rivayet etmişlerdir.

"Muaz b. Cebel Şam 'dan geldiğinde Resulullah'a (s.a.v) secde etti. Resulullah:

Bu nedir? dedi. O da dedi ki:

Ey Allah'ın elçisi Şam'a gittiğimde gördüm ki onlar patrik ve piskoposlarına secde ediyorlar. Ben de bunu sana yapmak istedim. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v) dedi ki:

Bunu asla yapma. Şüphesiz eğer ben birinin birine secde etmesini emredecek olsaydım, kadının kocasına secdesini emrederdim. Kadın, kocasının hakkını yerine getirmedikçe rabbinin hakkını ifa etmiş olamaz. Öyle ki onu istediğinde semer üstünde bile olsa imtina etmemelidir." Lafız Busti'nindir. (Kurtubi tefsiri 1/250 Bakara 2/34 tefsirinde; *Kütüb-i Sitte, 17/191)

Selam secdesi ile ibadet secdesi arasındaki fark şöyledir:

İlim ehlinin cumhurunun aralarında bir ihtilaf ve tartışma olmadan savunduğu şudur:

Muaz'ın (r.a) bu secdesi ibadet secdesi değil, selam secdesi idi. Çünkü bu değerli sahabi ibadet secdesinin sırf Allah için yapılacağını nasıl bilmesin. Subhanellah bu o yüce sahabiye zulüm ve büyük bir iftiradır. O sahabi ki Peygamber (s.a.v), onu ehli kitapla münazara ve onlara tevhit ve dinin aslını tebliğ etmesi için bütün sahabiler arasından seçmişti. Ona demişti ki:

"Şüphesiz sen ehli kitap olan bir kavme varacaksın."

Hafız, Feth'ul-Bari'de bu "sen ehli kitap bir kavme varacaksın / geleceksin" lafzına yaptığı yorumda:

Bu birini bütün gayretini göstermesi için tavsiyeye hazırlamaktır. Çünkü Ehli kitap genel olarak ehli ilimdi. Bu nedenle onlarla konuşmak putperest cahillerle konuşmak gibi bir gayretle olmazdı, demektedir. (Feth'ul-Bari, 3/419)

Selam secdesi Muaz (r.a) hadisiyle neshedilmiştir:

Peki Peygamber (s.a.v) ashabından, ehli ilimle münazara etmesi ve bilmediği hususta mücadele etmesi için tevhidin özüne cahil birini seçer mi?

Şüphesiz Kurtubi tefsirinde selam secdesinin, Resulullah'ın (s.a.v) dönemine kadar caiz olduğuna bu hadis ile istişhad etmiştir.

İbni Kesir,

"Bir zamanlar biz, meleklere (ve Cinlere) Adem 'e secde ediniz, dedik." (Bakara 2/34) ayetinin tefsirinde şöyle diyor:

İtaat Allah'a, secde ise Adem'e idi. Allah (c.c), meleklerini Adem'e secde ettirerek ona ikramda bulunmuştur.

Bazı insanlar şöyle demiştir:

Bu selam, tahiyye ve ikram selamıydı. Nitekim ayette şöyle deniyor:

"Ana ve babasını tahtının üstüne çıkartıp oturttu ve hepsi onun için secdeye kapandılar." (Yusuf 12/100)

Esasen bu, geçmiş ümmetlerde meşru idi. Lakin bizim ümmetimizde neshedildi. (Sonra da Muaz (r.a) hadisini zikrediyor.)

Keza Yusuf süresindeki ayete dair yaptığı izahatta da diyor ki:

"Ana ve babasını tahtının üstüne çıkartıp oturttu ve hepsi onun için secdeye kapandılar."(Yusuf 12/100)

Bu, onların şeriatlarında caiz idi. Bir büyüğe selam verdiklerinde ona secde ederdiler. Bu, Adem'den İsa'ya (a.s) dek caiz olarak devam etti. Bu ümmette ise secde haram kılınarak Allah'a (c.c) mahsus kılındı. Esasen Katade vesairenin dediklerinden anlaşılan da budur. (Sonra da Muaz hadisini zikrediyor.) (İbni Kesir Terc., 8/4137)

Şevkani :

"Bir zamanlar biz, meleklere (ve Cinlere) Adem'e secde ediniz, dedik." (Bakara 2/34) ayetine dair, bu secdenin Adem için ikram anlamında olduğu görüşünü tercih ettikten sonra diyor ki:

Şüphesiz beşer için secde etmek maslahat çerçevesinde bazı şeriatlarda caiz olabiliyordu. Nitekim bu ayette secdenin Adem (a.s) için yapıldığını gösteriyor. Aslında bu başka ayetlerde de vardır.

"Onu tamamlayıp, içine de ruhumdan üfürdüğüm zaman, derhal ona secdeye kapanın!" (Sad 38/72)

"Ana ve babasını tahtının üstüne çıkartıp oturttu ve hepsi onun için secdeye kapandılar."(Yusuf 12/100)

Peygamberimiz'in şeriatında Allah'tan başkasına haram olması, geçmiş diğer şeriatlarda da böyle olmasını gerektirmez.

İbni Teymiye ise şöyle demektedir:

Nafile ibadetler de yalnızca Allah için yapılır. Bunun ne güneşe ve aya ne bir devlet başkanına ve bir peygambere, ne salih bir kişiye ne de bir peygamberin ve salih bir kişinin mezarına yapılması doğrudur. Bütün peygamberlerin şeriatlarında durum budur. Bu, şeriatımızda da dile getirilmiştir. Öyleki İslâm dini nafile bir ibadet olarak yaratıkları yüceltmekten ve onlara değer vermekten de sakındırmıştır. Bu sebepledir ki Peygamber (s.a.v) Muaz'ı kendisine secde etmekten nehyetmiş ve:

"Eğer bir kimsenin bir kimseye secde etmesini emretseydim, üzerindeki hakkının büyüklüğünden dolayı kadının kocasına secde etmesini emrederdim." buyurmuştur. (İbni Mace, Nikah; Ahmed b. Hanbel, IV/381, VI/76, V/228)

Yine sahabenin selam verirken eğilmelerini ve kendisi namazda otururken onların kendi peşinde ayakta durmalarını yasaklamıştır." (Feteva, 1/74-75; *Külliyat, 1/149)

Ulemanın bu ifadeleri gösteriyor ki, söz konusu secde selam secdesi idi. Bu bizim şeriatımızda neshedilinceye kadar geçmiş şeriatlarda mubah idi.

Bilindiği gibi ibadet suretiyle Allah'tan başkasına secde, hiçbir şeriatta mubah olmamıştır. Aksine bütün nebiler bundan sakındırmış, kavimlerine şunu tebliğ etmişlerdir:

"Ey kavmim! Allah'a kulluk edin, sizin ondan başka ilahınız yoktur." (Araf 7/73)

Muaz'ın secdesinin selam anlamında olduğunun en büyük delili Nebi'nin (s.a.v) hadisin sonundaki şu sözüdür.

"Ben birinin birine secde etmesini emretseydim hanımın kocasına secdesini emrederdim."

Bu dahi söz konusu secdenin selam ve ikram secdesi olduğunu göstermektedir. Yoksa bu, şu ayetle çelişirdi. Bundan Allah'a sığınırız.

"Ve size 'Melekleri ve peygamberleri ilahlar edinin' diye de emretmez. Siz Müslüman olduktan sonra hiç size kâfirliği emreder mi?" (Al-i İmran 3/80)

Bu kadar açıklama, bu hatalı istidlalin bozukluğunu (sonuç çıkarmanın yanlışlığını) ortaya koymak için kafidir.

Fazilet ve minnet sadece Allah'adır.

 

 
  Toplam 189221 ziyaretçikişi burdaydı!  
 
islamakidesi.tr.gg
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol