İslam Akidesi
  BAŞBAĞLAR KATLİAMI
 

 

 BAŞBAĞLAR KATLİAMI

ADEM AÇIKGÖZ
İnsanlık tarihinin en büyük katliamlarından olan ‘Başbağlar Katliamı’ 12. yıldönümünde tekrar hatırlandı. Acının, hüznün ve katliam acısının yaşandığı ve halkının yok edilmek pahasına gerçekleştirilen hunharca saldırı düzenlenen törenle büyük bir öfkeyle lanetlendi.
Erzincan’ın Kemaliye İlçesi’nin Başbağlar Köyü’nde tarihler 5 Temmuz 1993’ü gösterdiği zaman eşine az rastlanır bir katliam ve kıyım yaşanmıştı. Akşam namazı saatinde köye inen bir grup terörist, özellikle köyün yetişkin erkeklerini köy meydanına toplayıp propaganda yapmaya başlamışlardı. Kadınları ve çocukları ise ayrı bir yere toplayıp sloganlar atarak propaganda yaptıktan sonra 33 kişiyi çok acımasız bir şekilde tarayarak öldürmüşlerdi. Olayda onlarca ev yakılmış ve yıkılmıştı. Göçük altında kalan 5 kişi de yanarak feci halde can vermişti.

12. yılında acılar tazeliğini koruyor
Yapılan büyük katliamın üstünden tam 12 yıl geçmesine rağmen olay hâlâ zihinlerdeki sıcaklığını koruyor. Katliam sırasında sağ kurtulanlar, yaşadıklarını anlatınca o anı adeta tekrar yaşıyorlarmış gibi dehşete kapılıyorlar. Yöre halkı üzerinde büyük psikolojik tahriplere yol açan bu katliam, aradan geçen zamana rağmen hâlâ gündemin ilk sırasını oluşturuyor.
Kimseye zararı dokunmayan, geçim derdine düşmüş Başbağlar Köylüleri günlük hayatlarını idame ederlerken aniden büyük bir acının, kederin ve yıkımın içerisine düşmüşlerdi. Hiç günahları yokken serseri kurşunlara hedef olmuş olan ve hala anlaşılamayan sebeplerden dolayı büyük bir saldırıya uğrayan halk, bugün bile saldırının asıl sebebini anlamış değil. Bu kıyım neden yapıldı? Hangi amaçlarla gerçekleştirildi? Bütün bu sorular köy halkının aklını kurcalamaya devam ediyor.

“Suçlular elini kolunu sallaya sallaya geziyor”
Olay üzerinden geçen bunca zamana rağmen halen katliamın gerçek suçluları bulunmuş değil. Bazı tutuklamalar olduysa da, tutuklanan kişiler daha sonra serbest bırakıldılar. Köy ahalisinin kan kustuğu ama bir şey yapamadıkları bu konu, endişe ve ümitsizlikle takip ediliyor. Gerçek katillerin aramızda dolaştığı gerçeği bir türlü hazmedilemiyor. Bir hukuk devletinde halen adaletin yerini bulmamış olması büyük bir talihsizlik olarak görülüyor.
190 hanenin olduğu ve çoğunun birbiri ile akraba olduğu köyde 12 yıl önce 500 kişi yaşarken, katliamdan sonra köy nüfusu gittikçe azaldı. Köyde, özellikle kış aylarında, bir elin parmağını geçmeyecek kadar kişi kalıyor. Yaz aylarında nispeten memleketlerine gelenler sayesinde köy gerçek kimliğini buluyor ve eski günlerini aratmıyor. Ama geçmişin acıların yürekleri dağlamaya devam ediyor.

Ulaşım ve iletişim yetersiz...Başbağlar, kaderine terkedilmiş gibi öksüz ve yetim. Köyde ulaşımı sağlayan tek bir yol var, o da harap ve yıkık bir vaziyette. Köyde cep telefonları çekmiyor, diğer sabit telefonlarla da ise çoğu zaman iletişim sağlanamıyor. Özellikle kış aylarında hem köy yolu aylarca kapanıyor hem de telefonlar kesiliyor. Başbağlar yediği tokattan uyanmak istiyor ama el atan olmuyor.

Köylülerden hem fedakârlık hem sitem
Acının, yalnızlığın ve terkedilmişliğin pençesinden kurtulmak isteyen Başbağlar için köylüler, özellikle de Köy Muhtarı Ali Akarpınar, Başbağlar Dernek Başkanı Şerif Gül ve karakol sayesinde bazı çalışmalar yapılmış.
Katliamın büyük etkisi altındaki bu insanlar artık yeniden var olmak ve seslerini duyurmak istiyorlar. Ekonomik sıkıntılarının giderilmesi ve katliamın sorumlularının bulunup cezalandırılması yöre halkının en büyük dileklerinden. Var olmakla yok olma arasındaki bu insanların mazlumiyetlerinin ve mağduriyetlerinin giderilmesi, bu insanları az da olsa sevindireceğe benziyor. Kendileriyle görüştüğümüz köylülerse çokça hak ettikleri bu isteklerinden mahrum bırakılmamayı, kendilerine destek verilmesini ve yardımlar edilmesini istiyorlar. En çok da katillerin yakalanmasını istiyorlar.

Vali Öztürk, katilleri lanetlediErzincan Valisi Refik Arslan Öztürk, Başbağlar’da yaptığı konuşmada “Büyük bir öfke ile saldırmalarının sebebini anlayamıyorum. Küsüp darılmadığınız için Başbağlar halkına teşekkür ediyorum. Bu töreni yaptığınız için gerçekten çok duygulandım.” dedi. Vali Öztürk, katliamı gerçekleştirenleri lanetlediğini belirterek ülkemizin birliğini kimsenin bozamayacağını kaydetti. Vali Öztürk, Başbağlar Köyü Muhtarı Ali Akarpınar’ın hediye ettiği bayrağı da teslim aldı.

Teröristler neden yakalanmıyor?
Kendisiyle görüştüğümüz Başbağlar Köyü Kalkındırma Derneği Başkanı Şerif Gül, Başbağlar’daki hain saldırıda hayatını kaybedenlerin yakınlarının durumunun içler acısı olduğuna dikkat çekerek katillerin bilinmesine rağmen hâlâ yakalanamamalarına bir anlam veremiyor. Gül şöyle konuşuyor: “Bu güne kadar Başbakanlık Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma’yı Teşvik Fonu’ndan yapılan yardım, ölenlerin ailelerine, 33 aileye, 50’şer milyon TL, evi yanan 191 kişiye 15’e milyon TL olmak üzere toplam 4 milyar 515 milyon TL verildi. Vakıflar Genel Müdürlüğü de 15 çocuğa ayda 515 milyon TL aylık bağladı. Bunun dışında bir yardım söz konusu değildir. 5 Temmuz 1993’ünden 9 gün sonra (Dönemin) Devlet Bakanı Türkan Akyol ve Milletvekili Mustafa Kul buraya geliyor. O sırada yakalanan 16 sanık vardı. Türkan Akyol oradaki komşu köylülere sanıkları kastederek “Bunlar sizin kardeşlerinizdir, bunları affedin” gibi hiç bir zaman affetmeyeceğimiz sözleri söylüyor.
Yakalanan 16 sanıktan 10 tanesi jandarmadaki doktor nezaretinde alınmış ifadelerinde suçlarını ifade etmişlerdir. Erzincan DGM’de ise verdikleri ifadede ise işkence ile ifade verdiklerini söylemişler ve yakalandıktan 8 gün sonra serbest bırakılmışlardır. Köyü basan 100 civarındaki teröristlerin bu kadar olayı yapıp da hala yakalanamayışları ne ile izah edilmelidir?”

Suçlular yakalansın ve cezalandırılsın Başbağlar Muhtarı Ali Akarpınar ise tek isteklerinin suçluların yakalanarak cezalarının verilmesi olduğunu belirtiyor. Akarpınar yaşananları şöyle anlatıyor: “5 Temmuz akşamı namazda 25-30 kişiydik. Şehitlik anıtının olduğu yere bizi topladılar. Ateş etmeye başladıklarında yere yattık. Kürdistan propagandası yaptılar. Bir grup evleri yakıp kadınları topladılar.”
Devletin yardım etmekte geciktiğini belirten Muhtar Akarpınar, Allahın verdiği güçle inançla zor günlerin üstesinden geldiklerini söyledi. Akarpınar sözlerine şöyle devam etti: “Başbağlar eskisi gibi olmasa da kenetlenmiş durumda. Tek isteğimiz, suçluların yargılanması ve hak ettikleri cezayı görmeleridir”

Saldırı esnasında uğultu ve fırtına oldu Başbağlar’da yaşanan katliamın şahitlerinden 65 yaşındaki Süleyman Aydın yaşadıklarını anlatırken o günleri yaşıyormuşcasına heyecanlandı ve şunları söyledi: “Her şey çok ani ve bizleri şok eden bir şekilde gerçekleşti. Ne yapacağımızı nasıl davranacağımızı kestiremeden bütün erkekleri köy meydanına topladılar. Çeşitli sloganlar bağırıp ateş emriyle bize saldırdılar. Ondan sonrasını hatırlamıyorum. Ama çok büyük bir fırtınanın koptuğunu ve ürperti verir şekilde uğultunun olduğunu hatırlıyorum Tam 5 kurşun yedim. Hâlâ aksak bir şekilde yürüyorum.” Diğer taraftan Süleyman Aydın’ın anlattığı uğultu ve fırtınayı pek çok köylü hissederken köyde daha önce böyle bir şey yaşamamış olması oldukça anlamlı bulundu.

 

Başbağlar hâlâ mahzun
05-07-2002 Yeni Safak

Başbağlar'da savunmasız insanları kurşuna dizen, onlarca çocuğu yetim ve öksüz bırakan gözü dönmüş caniler hâlâ bulunamadı. Devlet aradan geçen zamanda, yıkılan evleri yaptı ama gönülleri yapamadı.

Neredeyse 10 yıl olacak. Kimi eşini, kimi oğlunu, kimi babasını verdi toprağa.. İsimlerini şehit koydular 33 canın... Başbağlar ismi 5 Temmuz 1993 tarihinden beri adeta acıyla özdeşleşti. Yaklaşık 100 gözü dönmüş cani, savunmasız insanlara saldırıp, onlarca çocuğu yetim ve öksüz bıraktı. Devlet ise üzerine düşeni yaparak olayın üzerindeki karanlığı hâlâ aydınlatamadı. Başbağlar Köyü Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Mehmet Ali Dikkaya'nın ifadesiyle "Devlet evleri tamir etti ama ama gönülleri tamir edemedi."

Tarihin en vahşi katliamlarından birine tanık olan Erzincan'ın Kemaliye İlçesi'ne bağlı Başbağlar Köyü, 5 Temmuz 1993 günü akşam karanlığında basılmıştı. Yaklaşık yüz silahlı terörist, köyün giriş ve çıkışlarını tutup telefon bağlantılarını tahrip ettikten sonra savunmasız köylüleri meydanda toplamıştı. Toplam 33 kişiyi kurşuna dizip ve evleri ateşe veren teröristler, olay yerine "Yaşasın Başkan Apo- Yaşasın PKK" sloganlarının yer aldığı bir bildiri bırakmışlardı. Bildiride olayın Sivas olaylarına misilleme olarak yapıldığı ifade ediliyordu. Başbağlar Köyü Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Mehmet Ali Dikkaya, katliamın üzerinden 10 yıla yakın bir zaman geçmesine rağmen hâlâ neden Başbağlar'ın seçildiğini anlayamadıklarını söyledi. Dikkaya, "Başbağlar hiçbir zaman herhangi bir terörist grupla bir ilişki içerisinde olmadı. Katliama kadar herhangi bir grubun yardım ve yataklık talebiyle karşılaşmadık. Bir terörist saldırıya uğrumamız için hiçbir sebep yoktu" dedi.

Karanlık aydınlatılmadı
Katliamın üzerindeki karanlığın hâlâ aydınlatılamadığını ifade eden Dikkaya, "Bugüne kadar adli mercilerin olayı gün yüzüne çıkarmak için gereken her şeyi yaptığına inanamıyoruz" şeklinde konuştu.

Katliam sonrasında köy insanının birbirlerine bağlılıklarının arttığına dikkat çeken Dikkaya, "Bir insanın ömrü boyunca karşılaştığı cenaze sayısını, biz bir gecede yaşadık. Benim kardeşim, amcamın ve halamın oğlu şehid oldu. Tüm köy akrabamdı" şeklinde konuştu.

Gönüllerimiz yaralı
Katliamın ardından devletin Başbağlar'a yaptığı yardımlara değinen Dikkaya, yanan 191 hanenin yeniden yapıldığını, ancak birçok insanın katliamın ardından başka şehirlere göç etttiklerini kaydetti. Teröristlerin baskınında okulun da yakıldığını hatırlatan Dikkaya, Başbağlar'ın acil olarak bir okula ihtiyacı olduğunu söyledi. Dikkaya "Devlet evlerimizi yaptı. Ama olayı gerçekleştirenler yakalanıncaya ve hesap soruluncaya kadar huzur içinde olmayacağız. Devletin bu olayı ortaya çıkararak gönüllerimizi de onarmasını bekliyoruz" dedi.

Katliam adeta örtbas edildi
Bağbağlar katliamı davasının müdahil avukatlarından Kamil Uğur Yaralı saldırı sonrasında başlatılan tahkikatın olayın aydınlatılmasına değil, örtbas edilip kapatılmasına yönelik bir seyir izlediğini söyledi. Yaralı "Bu yorumumuz basit bir tahmine değil, somut olaylara ve tahkikat sonrasında açılan davada en basit araştırmaların dahi yapılmamış olmasına dayanmaktadır" dedi. Olayın hemen ardından yakalanan 20 kişinin ifadelerinde suçlarını kabul ettiklerini belirten Yaralı, "Mağdurlar tarafından sanıkların bir kısmı teşhis de edilmelerine rağmen, bu sanıklar Erzincan DGM'de serbest bırakıldı. Siyasi baskıların kararda etkili olduğuna ilişkin duyumlar alındı" diye konuştu. Davanın garip bir şekilde İzmir DGM'ye nakledildiğini kaydeden Yaralı, "Buradaki yargılama, içlerinde bir itirafçının da bulunduğu 8 sanıkla devam etmiş, tahkikatın genişletilmesine yönelik taleplerimiz reddedilerek adil bir yargılanmanın gerekleri ortadan kaldırılmıştır. Fotoğraflı teşhis dahi yapılmamıştır" dedi.

Sadece 2 kişi ceza aldı
Avukat Kamil Uğur Yaralı, tahminen 100 kişinin gerçekleştirdiği belirlenen Başbağlar Katliamı davasının sadece iki sanığa verilen 14 ve 3,5 yıllık mahkumiyet cezalarıyla kapatıldığını ve olayla ilgili hiçbir sorunun cevabının bulunamadığını kaydetti. Yaralı, "Eğer bu davaya bakan mahkeme bağımsız ve tarafsız olsaydı, olayın tamamen ortaya çıkarılması faillerinin tümümün yakalanması mümkündü" şeklinde konuştu. Bu arada dönemin Adalet Bakanı Seyfi Oktay, Sivas olaylarına misilleme olarak gerçekleştirildiği öne sürülen katliamı TİKKO örgütüyle ilişkilendirmişti. Abdullah Öcalan ise itiraflarında Başbağlar baskınını PKK'lı Dr. Baran'ın Sivas olaylarına misilleme olarak gerçekleştirdiğini söylemişti.

Katliamın 12. yıldönümünde Başbağlar’da teröre lanet yağdı

12 yıl önce bir temmuz akşamı yatsı vaktinde Erzincan’ın Kemaliye ilçesi Başbağlar köyüne gelen PKK terör örgütüne mensup 100 kadar terörist, 33 kişiyi hunharca katlederken, 191 evi tamamen yakmıştı.

Katliamın yıldönümünde Başbağlar’da düzenlenen törende teröre ve teröristlere lanet yağdı. Erzincan Valisi Refik Arslan Öztürk, Kemaliye Belediye Başkanı Mustafa Haznedar, Kemaliye Kaymakamı Yaşar Aksanyar, Erzincan İl Jandarma Komutanı Kurmay Albay Hüseyin Yüksek’le birlikte çevre köylülerin ve Başbağlarlıların katıldığı tören köy meydanında gerçekleştirildi. Törende konuşma yapan Erzincan Valisi Refik Arslan Öztürk, Başbağlar’ın Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ocağına düşürdüğü günü hatırladığını ifade ederek, “Nasıl bir olaydı o, donup kalmıştık sanki. Bunlar nasıl insanlar diye düşünmüştüm. Burada üç beş dut ağacının başını bekleyen, bu ot bitmeyen dağlarda baba ocağı diye bekleyen insanlara kurşun sıkanlar nasıl insandır? Bu insanlar kimdir? Bizim evladımız dediklerimiz. Ekmeğimizi yiyenler, okullarımızda okuyanlar. Bu husumetin, bu öfkenin, bu kinin nedeni neydi? Allah’ından bulsunlar. Bu olayı hafızalarınızdan nasıl sileceğinizi düşünüyorum.” diye konuştu. Törende köylü çocukların ‘Şehitler ölmez vatan bölünmez’ ve ‘Bu vatan bizimdir bizim kalacak’ sloganları uzun süre alkışlandı. Konuşmanın ardından 33 kişinin katledildiği Şehitler Anıtı önünde Kur’an-ı Kerim okunarak dualar edildi. Katliamdan yaralı olarak kurtulan dört kişiden biri olan Köy Muhtarı Ali Akarpınar, acılarının dinmesinin imkansız olduğu ifade ederek, “Burada hunharca bir katliam yapıldı. Bu olayın bize göre en büyük yanlışı yargılama yönünde oldu. Adalet bir gün mutlaka tecelli edecektir. Ama geç gelen adalet, adalet olmaktan çıkıyor. Başbağlar köyü davası maalesef adil olarak sonuçlanmamıştır.” dedi. Katliamdan dağa doğru kaçarak sağ kurtulan ve o tarihte askerden izne gelmiş olan Ogün Kuruçaylı (34) da 12 senedir unutulduklarını dile getirerek, “Bizim acımız devam ediyor. Acımızın dinmesi için bu olayı gerçekleştirenlerin yakalanması gerekiyor. Çok korkunç ve kötü bir olay yaşadık. İnsanlar, hayvanlar cayır cayır yandı. Keşke o 33 kişi ile birlikte şehit olsaydım.” diye konuştu.

06.07.2005
Burhan Torunlar
Erzincan, Cihan

 

SENE DOKSAN ÜÇ ,TEMMUZUN BEŞİ
ÖLEN BEBEKLERİN BİLİNMEZ YAŞI
BÖYLE KALİAMIN BULUNMAZ EŞİ
BAŞBAĞLAR, BU ACIYA İNSANLIK AĞLAR.

 

HAİNLER ÖNCEDEN PUSUYU KURMUŞ
HEDEF GÖZETMEDEN HERKESİ VURMUŞ
BEBEKLER BEŞİKTE YENİ UYURMUŞ
BAŞBAĞLAR, BU ACIYA İNSANLIK AĞLAR.

İNSANLAR GURBETTEN SILAYA GELMİŞ
HEPSİ YENİ AÇAN ÇİÇEKMİŞ GÜLMÜŞ
BIRAK İNSANLARI HAYVANLAR ÖLMÜŞ
BAŞBAĞLAR, BU ACIYA İNSANLIK AĞLAR.

 

AKŞAM OLUNCA OKUNMUŞ EZAN
BU KARA YAZIYI KİM OLA YAZAN
BARIŞI HUZURU KİMLERDİR BOZAN
BAŞBAĞLAR, BU ACIYA İNSANLIK AĞLAR.

 

YAŞLISI GENCİ CAMİ''YE DOLMUŞ
ARAMIŞ CEMATİ ORADA BULMUŞ
BETLER BENİZLER SARARMIŞ SOLMUŞ
BAŞBAĞLAR BU ACIYA İNSANLIK AĞLAR.

 

BÖYLE VAHŞETE SABREYLE GELEDE
KONUŞ SÖZ VARSA AĞIZDA DİLDE
KOKU KALMADI Kİ ÇİÇEKTE GÜLDE
BAŞBAĞLAR, BU ACIYA İNSANLIK AĞLAR.

 

KUŞATMIŞ CAMİYİ ÇEMBERE ALMIŞ
KÖYLÜLER İBADETİN HAZZINA VARMIŞ
TARANMIŞ BEDENLER SECDEDE KALMIŞ
BAŞBAĞLAR, BU ACIYA İNSANLIK AĞLAR.

 

OTUZÜÇTÜR ŞEHİTLERİN SAYISI
EMİR VERMİŞ BÖLÜCÜNÜN AYISI
GELİP HESAP SORSA YOK Kİ DAYISI
BAŞBAĞLAR, BU ACIYA İNSANLIK AĞLAR.

 

TAHMAZOĞLU BU ACI YÜREKLEYER YAKAR
KİMSE ZARE OLMAZ SADECE BAKAR
BİRAZ GAYRET OLSA FAİLLER ÇIKAR
BAŞBAĞLAR, BU ACIYA İNSANLIK AĞLAR.

 

TAHMAZOĞLU

NOT: Şiir olayın olduğu tarihde yazılmıştır.

 

PKK militanının itirafı

'BAŞBAĞLAR KATLİAMINI BİZ YAPTIK'


Örgütte bulunduğu dönemde PKK'nın Tunceli bölgesindeki en önemli kişisi Doktor Baran'la sık sık görüştüğünü ifade eden Kamil Munzur, Doktor Baran'ın kendi yanında Abdullah Öcalan'la yaptığı telsiz görüşmelerini dinlediğini belirterek Başbağlar Köyü katliamının emrinin Abdullah Öcalan tarafından verildiğini söyledi. Bu bölgedeki katliamları Doktor Baran'ın yardımcısı ve onun ölümünden sonra yerine geçen Ekrem kod ismiyle bilinen Hıdır Sankaya'nın yaptığını belirten Munzur şunları anlatıyor: "Başbağlar Köyü katliamı olmuş, 40'a yakın yoksul, fakir ve günahsız dağlı Türk topluca katledilmiş, köyleri ateşe verilmiş ve tüm mal varlığı 'savaş ganimeti' adı altında el konulmuştu. Sözüm ona Sivas katliamının intikamını almak amacıyla gerçekleştirilen katliam, bilinçli ve planlı olarak yapıldı. Fakat Aleviler'in desteğini arkasına almayı hedefleyen bu karşı-devrimci katliam sonuç vermedi. Tam tersine Dersimli Aleviler başta olmak üzere yöredeki halktan tepki alınca, örgüt önce bir bildiriyle üstlendiği katliamı kontr gerilla eylemi olarak lanse etmeye çalıştı."

 

 
  Toplam 189260 ziyaretçikişi burdaydı!  
 
islamakidesi.tr.gg
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol